Topraklarını ekip biçerek, kendi değirmeninde, fabrikalarında un edip ekmeğini sağlıyordu.
Saman hayvanlarının yemiydi.Kendi ürettiği bakladan besi, yulaftan süt yemiyle yetiniyor, dışarıdan almıyordu.
Bağ dikip üzüm yapıyor,pekmez yapıyor,şarap yapıyor satıyordu.
Ayçiceği üretiyor, yağ yapıyor ve fazlasını satıyordu.Dışarıdan hindistan cevizi kabuğu alıp yağ yapmıyordu.
Pancar ekip mis gibi şeker üretiyor, fabrikaları çevresi istihdam kasabaları oluyordu.
Aynı topraklardan hayvan yetiştirilip etinden, sütünden, yününden, yavrusundan yararlanıyordu.Her köyde köy nüffuslarının 20 katı hayvan vardı.
Çalılıklarında arı besliyor, balını hem yiyor, hem de satıyordu.
Ekonomiyi rayına oturtmuştu Atatürk, Fabrikaları hızla kuruyordu.Yerli malı haftaları düzenliyorduk.
10 yılda 15 milyon genç yaratmıştık her yaşta kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olmuştuk.
1938 ‘de yaşamını yitirdiğinde 1 Türk Lirası 1 Dolardı.Osmanlı’dan kalan borçlar ödeniyordu.
Tam bağımsız güçlü bir TÜRKİYE olmuştuk…
* * *
Şimdi ne oldu bizede, eti, sütü, tereyağı, peyniri, samanı, buğdayı, arpayı, ayçiçeğini ve daha birçok gıda maddesini dışarıdan getiriyoruz.
Tarımı nasıl öldürdük..? Neden öldürdük..? Neden dışa bağımlı olduk…?
Topraklarımızı inşaata açarak, bereketli ovalarımızı neden yok ettik.
Sanayileri neden kurulması gereken yerlere değil de , münbit ovlara kurduk.
Ormanlarımızdaki sular neden azalıyor?20 yılda 50 den fazla gölümüz neden kurudu? Dağlarımızdaki altınları neden kendimiz değilde, Kanadalılara verdik, her yeri delik deşik ederek talan edilmesine seyirci oluyoruz..?
Sayın Cumhurbaşkanımıza geçte olsa; milli ekomik savaş sözlerinin, milli kalkınma hamlelerinin gerçekleşmesi umuduyla, hiç olmassa, “Nerden başlarsak kardır, diyor ve bekliyoruz…
Amerikalılar topraklarını işgal ettiklerinde Kızıldereli Reis şöyle demişti:
“Dünya güneş yardımıyla yaratıldı..!”
Dünyanın nimetleri gittiğinde, yok olduğunda, dünyanın ne hükmü kalırki..?
Sevgi ve saygılarımla…